ads slot

Latest Posts:

Tim Burton filmine hapsolan kaleci: Taibi


O zamanlar Manchester United, gerçek Manchester United. Son beş senedeki sıkıcı topunu oynamıyor. 2000'lerin henüz başı. Roy Keane, Paul Scholes, Teddy Sheringham, Ryan Giggs gibi efsaneler, Andy Cole & Dwight Yorke gezici forveti, henüz bir pop ikonu olmamış, en iyi zamanında bir Beckham, Bebek Suratlı Katil; Altın Yedek Ole-Gunnar Solskjaer ve bunların arasında bir garip İtalyan Massimo Taibi.


Massimo Taibi, United tarihinin en ilginç denemelerinden biridir. Tim Burton filmlerindeki o yarı-korkunç, karanlık ama aynı zamanda mizahi yapıyı taşıyan bir garipliktir. İngilizlerin en iyi dönemindeki Manchester United'ının kalesine nasıl bir özgeçmişle, ne düşünülerek getirilmiştir hâlâ anlamak mümkün değil. Peter Schmeichel'ın United'tan ayrılmasının ardından Aston Villa'dan Boesnich kaleye getirilmiş, "ya tutmazsa denilerek" yanına bir de Massimo Taibi alınmıştı. Üçüncü kaleci olarak da aslında ikisinden de iyi bir kaleci olan, yılların yeterli görülmeyen yedeği Hollandalı Van der Gouw vardı. Boesnich her zaman kahramansı bir kaleci olarak anılmıştır Ada'da. Avustralyalı eldiven oldukça atılgan bir stile sahipti. Cepheden oldukça kuvvetlidir fakat o da tutmamıştır. Taibi ise muhtemelen iyi bir yedek olur, dönüşümlü olarak ikinci kaleciliği paylaşır düşüncesiyle alınmıştı. Ama Manchester United gibi büyük bir takımın kadrosunda yer alabilmek için ne yaptığını hiç bilmiyorum.


DENGESİZ YÜKSELİŞ...
Başa dönelim. Gözden geçirelim. Taibi İtalya'da Licata, Triento gibi ufak takımlarda oynadıktan sonra Milan'a transfer oldu ve hiç maç oynamadan Como'ya gitti. 1992 yılında transfer olduğu Piacenza ise İtalya'nın köklü fakat istikrarsız takımlarından birisiydi. 1997'ye kadar burada iyi bir performans gösterdi. Takımda İnzaghi kardeşler, Cagni, Piovani ve Di Francesco gibi isimler de vardı. Ben bu dönemini hatırlıyorum net olarak (en iyi dönemidir), bana sorarsanız oldukça iyi maçlar çıkarmasına rağmen, büyük takımın kalesine konulsa sırıtacağı açık olarak belli oluyordu. Zaman zaman inanılmaz goller yiyor, saç baş yolduruyor fakat Piacenza'da oynamanın verdiği avantaj sayesinde kurtarışları ön plana çıkıyordu. Hep dengesiz ve ne yapacağı belli olmayan bir kaleci olarak görmüşümdür.

Zaten Piacenza'nın kendisini gözden çıkardığı bir anda kendini Milan'da buluverdi. Veteran Sebastiano Rossi'nin ardında ikinci kaleci olarak düşünüldü gene. Fakat Rossi'nin sakatlıkları yüzünden 17 maç forma giyebildi. O dönemlerde Milan bir futbolcu öğütme fabrikasıydı. Dünya Karması olmaya soyunduğu ve transfer üstüne transfer yaptığı dönemler. Kimler yok ki? George Weah, Patrick Kluivert, Mauruizo Ganz, Zlonimir Boban, Christian Ziege, Dejan Saviçeviç, Roberto Donadoni, Edgar Davids, Andre Cruz, Winston Bogarde, demirbaşlar Costacurta, Rossi, Maldini ve Albertini... Genç yetenek taze Fransız milli İbrahim Ba... Demirbaşlar haricindeki oyunculardan birçoğu başarılı olamadı veya kariyerlerinin kötü dönemlerinden birini yaşadılar o kadro içinde. Milan bu kadar iyi oyuncuyla sezonu 10'uncu bitirmişti. Tabi, Massimo Taibi için harcanmış diyemem çünkü kötüydü gerçekten de. Capello gibi camianın sevdiği adamın kovulmasında da pay sahibidir. 17 maçta yediği 18 gol yemişti.


VENEZİA NİRE, UNITED NİRE?
Uzun lâfın kısası Milan daha sezon sonunda hemen Venezia'ya yolladı onu. Orada iyi bir sezon geçirdi ve ardından da Manchester United. Venezia neresi, United neresi, düşünün. Allah'ın sevdiği kulu olmak lazım böyle bir talih için. Vasat bir performansla iki kere Milan'a transfer ol, ardından kovul ve United'a git...

Daha ilk maçında Liverpool karşısında boşa çıkarak takımına golü yedirdi. Fakat --bence-- şansın da yardımıyla kurtardığı pozisyonlar sayesinde maçın adamı ödülünü aldı. Southampton maçında ise kendi ipini çekti. Souhtampton efsanesi Le Tissier'in 25-30 metreden çektiği tıngır mıngır şutu beşliğinden kaçırınca Ada macerası 4 maçta yediği 11 gol ile son buldu. (Ayrıca linkteki özetin tamamı izlenirse Marian Pahars da hatırlanabilir) Reggina'ya kiralandı ve daha sonra da satıldı. Ardından beş sene Atalanta'da forma giydi, Torino'ya geçti ve Ascoli'de futbolu bıraktı.


EŞOFMAN ÜSTÜNE ÇORAP!
Uzun boyu (1.90'mış), orta okul maçlarında kaleye geçen çocuk gibi, siyah eşofmanının üstüne çektiği beyaz çorapları, ortadan ikiye ayrılık saçlarıyla Taibi hatırlanacak bir figür oldu benim gözümde. Bu yazıda yerden yere vurmuş gibi görünsek de, şunu söylemek lazım: Taibi, alt sıra takımlarının azıcık büyük, büyük takımların çok küçük kalecisiydi. Tuttuğum takımın kalesinde olsa yüreğim eksiksiz her pozisyonda ağzıma gelir her an ama başkasının kalesindeyse izlemesi keyifli. Hem dengesiz kurtarışları, hem de bariz hatalarıyla. Ama her şeyden ötesi, o tipi tebessümle hatırlamak büyük keyif. Milan'da, Manchester United'ta onun gibi birini izlemek ilginç. Şu anda dahi İngiltere'de oynamış en ünlü kalecilerden biridir. Kime sorarsanız hatırlar, ama pek iyi şeyler söyleyeceklerini sanmıyorum...

Taibi'yi aklıma düşüren de --bilenler biliyordur elbet-- Football Speak adlı sitedir, güzel yazılar oluyor. İngilizce biliyorsanız takip edin. http://footballspeak.com

Doğum tarihi: 18 Şubat 1970
Ülke: İtalya (Milli olmadı)
Pozisyon: Kaleci
Öne çıkan özellikler: Hava hakimiyeti, refleksler, uzak şutlarda top sektirme, kötü ayaklar
Boy: 1.90 cm
Oynadığı takımlar: Licata (87-89), Trento (89-90), Milan (90-91)
Como (91-92), Piacenza (92-97), Milan (97-98), Venezia (98-99)
Manchester United (99-2000), Reggina (2000-01), Atalanta (2001-05), Torino (2005-07), Ascoli (2007-09)
İtalya Milli Takımı (1988-2004)
Goller: 569 maç, 1 gol
Share on Google Plus

About Unknown

This is a short description in the author block about the author. You edit it by entering text in the "Biographical Info" field in the user admin panel.
    Blogger Comment
    Facebook Comment

0 yorum:

Yorum Gönder