ads slot

Latest Posts:

Oyuncu Avcıları'nın Kralı Piet de Visser

Fikirlerine değer verdiğim biriyle konuşurken bana şöyle dedi; "Ülkemizde Piet de Visser'in kim olduğunu bilmeyen futbol adamları var. Piet de Visser diyorsun bön bön bakıyor yüzüne! Adam De Visser!"

Gerçekten de durum bu. Piet de Visser'i bilmek için çok büyük araştırmacı, çok büyük futbol adamı olmanıza gerek yok. Zira Football Manager'da bir oyun açsanız ve scoutları ününe göre sıralasanız, en üst sıralarda olacak adamlardan biri Visser. "Oyuncu avcılığı" kurmunun belki de bir numaralı ismi. Öyle bir adam ki, inanılmaz bir oyuncu yargılama yeteneğine sahip. Bu konuda kendisi için milyon dolarlar hava uçuşuyor. Şu an Chelsea'de Abramovic'in şahsi futbol danışmanı, kulübun oyuncu avcısı ve part-time olarak PSV'de görev yapıyor.

Piet de Visser, Hollanda kulüplerinin bir çoğunda 60 ve 90'lı yıllar arasında teknik direktörlük yapmış bir isim. Çalıştırdığı takımlar hep orta ve alt seviye takımlar olmuş. Teknik adam olarak tek üst düzey başarısı Belçika takımı Molenbeek'e kazandırdığı Belçika şampiyonluğu. Molenbeek'in tek şampiyonluğu o da.

Fakat yetiştirdiği ve Hollanda futboluna armağan ettiği sayısız oyuncunun etkisiyle, hiçbir büyük takımı çalıştırmayan en büyük antrenör ünvanını alan bu adam Willem II'nin ömür boyu antrenörlük teklifini yapmasına sebep olmuştu. NAC'da çalışırken 1993'de kalp rahatsızlığı geçirmesiyle teknik direktörlüğü bırakınca, kariyerinde ve hayatında bir seçim yaptı. Oyuncu keşfetmek her zaman en büyük tutkusu olan Piet de Visser, PSV'de oyuncu avcısı olarak göreve getirildi. Takımın antrenörü de eski öğrencisi, bizim şu anki milli takım anterönümüz Guus Hiddink'ti. Brezilya'da izlediği Romario, ardından da Ronaldo'yu PSV'ye kazandırdı. Bu oyuncular daha sonra efsaneye dönüştüler, onları ilk keşefeden oydu. O dönemde PSV Avrupa Şampiyonu oldu. Daha yakın zamanlarda ise şu an Chelsea'de oynayan Alex, yine üst düzey takımlarda oynayan Farfan (Schalke), kaleci Gomes (Tottenham) ve Macar futbolcu Balazs Dzsudzsak (PSV) takıma kattığı adamlar. Bu dönemde yaptığı katkılar sayesinde PSV Şampiyonlar Ligi'nde yarı final oynamıştı. Koreden getirdiği Lee Young-Pyo, daha sonra Chelsea'ye aldırdığı Groningen'deki yetenekli genç Robben'in ve Partizanlı genç yıldız Kezman'ın takıma katılmasını öneren de o. Hiddink sonrası dönemde daha Brezilya'da oynarken Adriano'yu da PSV'ye önerdiğini ama Gerets'in bunu reddettiğini beyan ettiğini de ekleyeyim.

Chelsea'ye geçtiğinde ilk icraatı Robben oldu Piet de Visser'in. Arjen Robben'i yetenekli gençten, süper yıldızlığa ardından da uluslar arası bir şöhrete terfi ettiren adam o. Daha sonraki icratı ise Hiddink'in Rusya milli takımının başına geçişi. De Visser'in Abramovic'e tavsiyesiyle Rusya milli takımı yetkilileri Hiddink ile anlaşmış ve yıllardır başarısız olan takım müthiş bir ivme kazanmıştı. Bu sayede Arshavin, Pavlyuchenko ve Zhirkov uluslar arası yıldızlar olmuşlardı. Chelsea'da yaptığı bir başka iş ise bu işlerin başka bir üstadı olan Frank Aarnesen'i teknik menajer olarak önermesi. Aarnesen'in göreve gelişinin ardından ona önerdiği Obi Mikel ve Salamon Kalou da iyi oyuncular olup Chelsea rotasyonunda yer buldular.

Oyuncu izlemenin yanı sıra Chelsea'nin tüm altyapısını da PSV altyapısını model alarak yenileyen bu adama Cheslea tüm geleceğini teslim etmiş durumda. Abramovic ona o kadar güveniyor ki, Scolari'nin kovulmasında bir numaralı fail Piet de Visser'den başkası değil. De Visser izlediği antrenmanın ardından Scolari'nin takımı iyi çalıştırmadığını düşünmüş ve teknik adamın fişini çektirmiş, yerine de Hiddink'i getirtmiş. Hiddink sonrasında önerdiği isim ise bugünkü hoca Carlo Ancelotti. Kanseri yenen, beş kere baypas ameliyatı geçiren bu adam gerçek "Uçan Hollandalı"dır. Çünkü şu an 76 yaşında olmasına rağmen hâlâ Chelsea ve PSV için uça uça Hollanda'dan Brezilya'ya, Brezilya'dan Fas'a, Fas'tan Tunus'a ve hatta Türkiye'ye dünyayı geziyor. Özellikle Güney Amerika ve Kuzey Afrika'yı adım adım biliyor. Gençlerin gelişimini izleyen Frank Aarnesen'i antrenmandan kovan Mourinho'ya kafa tutmuş olan adam da o. Chelsea için yeni hedefin Hollandalı Ibrahim Affelay olabileceğini belirten de o. Her zaman verdiği doğru kararla örnek bir adam. Afonso Alves hakkında söyledikleri hâlâ hatırımda; "İyi bir golcü ama gollerini İngiltere gibi ciddi bir ligde atıp atamayacağı hakkında ciddi şüphelerim var. Chelsea'nin planları dahilinde değil." Afonso'nun sonu ne oldu gördük hep beraber. Lâkabı "Word of Wisdom." Yani kaba bir çeviriyle "Bilgelik Elçisi."

Yetiştirdiği, keşfettiği adamlarla efsane haline gelen Piet de Visser'e Hollanda futbol federasyonu, ülke futboluna yaptığı katkılar için "Rinus Michels onur ödülünü" verdi. Rinus Michels'in adını taşıyan bir ödülü almak başlı başına bir referans. Belçika milli takımı Advocaat döneminde gençleşme operasyonu için De Visser'den fikir almıştı. Bugün Belçika umut vaat ediyor diyebiliyorsak, bunda Piet de Visser'in de parmağı var. Altyapının kralı Hollanda'da diye ezberden atıp tutan ama Piet de Visser'i bilmeyen oyuncu avcıları, futbol adamları bir zahmet araştırıp öğreniversinler. Kendi alanının öncü ismini bilmeyen insan ne kadar başarılı olur?

Ve son olarak; hocamız Hiddink ile adamın arasından su sızmıyor. Hiddink "ben teknik adamlığı ondan öğrendim" diyor. Almanya'da da kuvvetli bağları olan, dolayısıyla birçok Türk gencini izleyen ve Gökhan Töre'yi Cheslea'ye aldıran komitenin başındaki Piet de Visser elbette Hiddink'e yararlı bilgiler sağlıyordur, buna eminim. Alın size Hiddink'i takımın başında tutmak için sayacağınız onlarca sebebe artı olarak bir sebep daha.
Share on Google Plus

About Unknown

This is a short description in the author block about the author. You edit it by entering text in the "Biographical Info" field in the user admin panel.
    Blogger Comment
    Facebook Comment

0 yorum:

Yorum Gönder